Kayıtlar

Mayıs, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

olgunlaşmak da çürütür

Balkona bikaç nefes almaya çıktım demin. Balkona giden yol mutfaktan geçiyor bizim evde. Halbuki salondan da kapı var balkona ama ayağımız öyle alışmış işe ordan çıkıverdim. Genelde ayağın nasıl alıştıysa, neye aşinaysan öyle akar hayat. O kolayına gelir ve öyle yaparsın. Her neyse... Çürümüş muzları farkettim odadan balkona uzanan yolda. Çürüdüğüne üzülerek aldım attım çöpe. Oysa pazarcı abi alırken söylemişti. "Bunlar şimdi sapsarı abla ama bikaç gün sonra olgunlaşınca gör, tadı bal olur, bal." Bal levelını kaçırıp çürütmüşüz muzları işte. Fazla olgunlaşmışlar... Gece gece burdan aydınlandım bu seferde. "Olgunlaşmak da çürütür." Meğer bende ki mevzuu buymuş. Her ne kadar kudurmaya, taşkınlıklara müsait yapım olsa da düşünceli hallerim buradan geliyor demek. Küçükken de "olgun bi çocuk derlerdi bana. Demeyenler bile öyle olduğumu düşünürdü. Hoş...ben de kendimle ilgili olgun tanısını koyamasam da bir çocuk için fazla olan bi yükün belki de aşırı empati "y...

flashbackler dönüyo beynimde, dışarda siren sesi var

Yaptığın fedakarlıklar bir anda beliriveriyor insanın gözünde. Hiçbir zaman hiçbirinin çetelesini tutmamış olmana rağmen, hiç öyle bir hesap kitap insanı değilken...bir anda beliriyor gözünün önünde. Film şeridi gibi derler ya hah işte tam da öyle. Tepenin attığı bir vakit mecburen geliyor. Allah mı getirtiyor? İşaret mi veriyor gözünü bi aç, aç diye? Nedir yani? O güne kadar kendi ailen, annen, baban, kimin olursa olsun tüm dünyaya karşı gösterdiğin tavrının ala aşağı edilme girişimine duyduğun öfke şöyle dursun, korkusu da apayrı. Şak şak şak geliyor flashbackler. "Benim sana kadar bi hayatım vardı lan, öyle ya da böyle bi düzenim vardı. Seni tanıyıp hayatıma seninle devam etme isteğimin bedeli mi olmalı? Dümdüz yaşayıp gidemiyo muyuz da çözemediğin mevzuulardan sebep sürekli bi ekşın halindeyiz babacım, hayırdır" diye naralar atıyo iç sesin... Dışından "Bazen bana çok sert davranıyosun." derken, boğazın düğüm düğüm. Bak; aileler zaptedilemez ama çocukluktan kalan...

değişim

Bir Jonathan'dan konunun buralara gelebileceğini bilemezdim elbet. Zaten hayatta neyi bilebiliyor ki insan? Bildiğini sanmalarla geçen sürece "hayat" diye ad takmışken üstelik... Neyse, şimdi kendimi hiçbir şeyi değiştirmemiş, yerimden 1 santim bile kımıldamamış gibi hissederken 30 yaşına kim geldi o zaman diye sorgulamadan edemiyorum. Kim geldi 30 yaşına? Kim yaşadı onca sıkıntıyı? Kim kimilerinin bu dünyadan basıp gitmek için bile olsa Boğaz Köprüsü'nden atlamak dışında daha yaratıcı yollar bulabilecek kadar sevdiği yerde hala nefes alıyo nefesss nefese... Kim kendini aynı gibi, aynı yerde gibi, bir arpa boyu yol alamamış gibi ama bambaşka biri gibi hissediyor? Hepsinin cevabı "ben". Ve ne yaman çelişkidir ki "ben", klavyenin 3 tuşuna basmak kadar saliselik ve kolay bir işlem değildir. Elbette herkesin beni kendinedir. Ama benim aklıma kendi "ben"im geldiği zaman yutkunamadığım anlar oluyor. Kocaman sarıp sarmalamak istiyorum. "Gel...